Yugoslavya Federal Cumhuriyetlerinden ayrılan 6 özerk cumhuriyetten biri olan Karadağ’ın Başkenti Podgorica’dan ziyade, daha çok sahil kentleri Budva ve Herceg Novi ’nin ismi daha çok biliniyor. Aynen bizdeki İstanbul, Ankara mevzusu gibi. Karadağ, para birimi olarak, Euro kullanılan, daha çok Sırpça, Arnavutça, Boşnakça ve Hırvatça gibi bölgenin dillerinin konuşulduğu, 650 bin nüfuslu küçük Doğu Avrupa ülkesi. İlk fotoğraflarda gördüğünüz ve benim şimdiye kadar gördüğüm en heybetli yaya köprüsü olan Moskova köprüsü şehrin aynı zamanda en işlek bölgesine denk geliyor. Bu denli estetik bir yaya köprüsüne hiç denk geldiğimi hatırlamıyorum. Öyle ahım şahım mimari eserlerin olmadığı bir ülke Karadağ. Podgorica ise sessiz, sakin, bir şehir. Öyle turistik bir tarafı yok. Gezimiz sırasında, kayda değer tek tarihi eser olarak, Osmanlı surları ile Hacı paşa köprüsünün ayakta kalmayı başarabildiğini gördüm. Ancak, bölgede diğer şehirlerden farklı olarak, çok yüksek düzeyde oksijene sahip. Hatta, o kadar yüksek ki, 4-5 saatlik uyku size 8 saat uyumuş gibi hissettiriyor. Bir iki cümle de ulaşımdan bahsedeyim. Ben Karadağ’a Hırvatistan’ın Kamenari şehrinden feribotla Karadağ’ın Lepetane şehrine geçerek ulaştım. Feribot ücreti 4,5 €. Oldukça keyifli bir yolculuk idi. Ülke içinde çift şeritli yol hiç görmedim, ama bunu gerektirecek bir nüfus ya da yoğunluğu da görmedim. Zaten ülkenin nüfusu topu topu 600 bin. Başkentte şehir içinde in cin top oynuyor. Hiçbir janjanlı tarafı yok. Yıllardır Avrupa’nın en güzel kadınlarının Karadağ’da olduğuna dair şehir efsanesinin de külliyen yalan olduğunu bizatihi yerinde gördüm. Lezzet avcılığımıza gelince, Bosna’da olduğu gibi,bazlama arasına giren İnegöl köfte burada da “cevapı” olarak adlandırılıyor, yalnız bir fark var burada. Burada köftenin sayısına göre fiyatı da değişiyor.