• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/people/Kadir-Işık/794574707
  • https://www.twitter.com/@kisik1973

AVUSTURYA GEZİ NOTLARI (Viyana)

A V U S T U R YA

V İ Y A N A ( W I E N N A)


AVRUPA’NIN İNCİSİ: VİYANA

  • Gezdiğim 20 ülke içinde düne ve bugüne ait mimariyi ve şehir planlamasını birbirine karıştırmadan görsel anlamda harmanlayan, tarihi yapıları uyduruk restorasyonlarla bozmadan bugüne kazandıran bir başka ülke görmedim. İkinci olarak, şehrin gerek içinde yaşayanlar için gerekse de, dışarıdan gelenler için yaşanabilir, havadar, gürültüsüz, patırtısız, temiz, planlı ve sakin bir şehir olduğunu, neticeten yaşanılası ve içinde yaşadığım şehri düşündüğümde kıskanılası güzellikte bir şehir olduğunu vurgulamalıyım. Hatta şehir keşfini tamamladığımda atalarımızın neden bu şehri fethetmek için bunca uğraş verdiğini ve şehrin sahiplerinin de neden bunca direnç gösterdiğini yaşayarak ve görerek daha iyi anlamış oldum.
  • Viyana bildiğiniz gibi AB üyesi Avusturya’nın başkentidir. Dünyanın en çok turist çeken destinasyonlarının başında gelir. Avusturya, Schengen bölgesinde yer alır; Euro birliğinde olduğu için de parası Euro, dili ise Almancadır.
  • Bu şehre girdikten sonra, benim gibi trafiğin kabus olduğu bir şehirden gelmişseniz ilk fark edeceğiniz şey şehri ahtapot gibi saran metro ağları, yer altında, yer üstünde şehrin her noktasını dolaşan hafif raylı tramvaylar ve son derece konforlu şehirlerarası-uluslararası trenler oluyor. Bu ulaşım rahatlığı zaten ülkenin gelişme düzeyi konusunda size yeteri kadar bilgi veriyor. Çok seri çalışan hatlarda bedava dağıtılan şehir gazetelerinden birini alan ve sabah işine gitmeye hazırlanan bir insanın, oturduğu koltukta gazetesini okuyarak yolculuğunu tamamladığını düşünün. İşinizden keyif alıyorsanız, şehir yaşamı da keyfinizin üzerine kaymak oluyorsa, pek tabii ki, huzuru bulmuşsunuz demektir. Düşünün stres yok, her gün ölen insanlar yok, bombalar yok, gazetelerin birinci sayfasında hamasi nutuklar atan siyasetçiler yok. Peki ne var; canınız sıkıldığında şehrin hemen hemen her tarafında,  varsa stresiniz, stresinize ilaç olsun diye yürüyüş yapacak parklar, her köşe başında sokak sanatçıları, her 50 adımda kahve makineleri, bütün caddelerde bisikletler için ayrılmış özel şeritli yollar, dinlenme saatlerinde paraya tamah etmeyerek dükkanını kapatan esnaf ve en önemlisi kurallara saygılı insanlar, daha da önemlisi dünyanın en pahalı şeyi olan insan haklarına saygılı bir devlet var. Daha ne olsun ! Bakın gurbetçilerimize hiç tasını tarağını toplayıp külliyen göçen var mı ? Neden, ? Çünkü Avrupa medeniyetinin temelinde  yer  yer alan insana haklarına saygılı devletin yarattığı huzur ve barış ortamından onlarda yararlanıyorlar. İstisnalar hariç, iş kuruyorlar kimse karışmıyor, Türkçe konuşuyorlar yasak denmiyor, cami yapıyorlar, kimse "Hıristiyan mahallesinde salyangoz sattırmayız" mealinden birşey demiyor. Huzur, barış ve refah varken gurbetçi niye dönsün ki ! Keza ordularımızın fethedemediği bu ülkeleri zaten "Türk Döneri" ile fethetmiş durumdayız. Yani gittiğinizde kendinizi evinizde sayabilirsiniz. En sadesinden en lüksüne kadar bol miktarda Türk mutfağı temsilcileri ile karşılaşabilirsiniz. Hele hele Viyana'da 10 uncu bölge dedikleri bir bölge var ki burada Avusturyalılar azınlık desem herhalde abartı sayılmaz. Hattı zatında binalardaki graffitiler dahi Türkçe yazılmış 10.bölgede. Bir tanesini hiç unutmuyorum: "Bize her yer Trabzon" 10.Bölge demişken bir anımı da aktarayım. Arabamı park edecek yer arıyorum. Lakin 2 tur attım ama bulamadım. Bir binanın önünde bir yer buldum zannettim ve arabayı park ettim. Tam kapıları kapatmak üzereyken, her halinden Türk olduğu anlaşılan kaba bas bariton bir ses "oraya park etmek yasak" diye hömkürdü. Önce afalladım. Nerdeyiz yahu.. Ses gaipten mi ? Ama Türkiye plakalı aracı gördüğü halde bir hoşgeldinizi esirgeyen Türk sağolsun park yasağı olan bölgeyi ikaz etme lütfunda bulundu. Malum olduğu üzere Avusturya ve özellikle de Viyana, küçük  nüfusuna rağmen çok  sayıda gurbetçi barından bir ülke. Benden tavsiye. Turist olarak buraları geziyorsanız; öyle her Türk olduğu belli olan esnafa dalmayın. Tecrübeyle sabittir. Türk'ün attığı kazığın acısı öyle kolay kolay çıkmaz. Örneğin, küçük bardak çayı size 2 Euroya satmışsa, ve bu paraya 2 kahve alınabiliyorsa bu söylediğimin önemi daha kolay anlaşılabilir diye düşünüyorum. Kısacası ülkemde olmayan özellikle iş ahlakını nafile  yere dışarda aramaya zahmet etmeyin. Gurbetçi vatandaşlar konusunda bir  başka anekdotum ise şu: Allah için kurallara uyuyorlar. Ama Kapıkuleden sonra başka bir insan oluyorlar. Huyları suları 180 derece değişiyor. Orda kurala uyanlar bizim ülkeyi Patagonya Cumhuriyeti zannederek kural tanımıyorlar. Buradan vardığım sonuç şu: ASLINDA NE ORALI NE DE BURALILAR....
  • Bu kadar analize müteakiben biraz da Avusturya notlarımıza bir göz atalım: Avusturya takriben 8,5 milyonluk bir ülke. Viyana ise1,8 milyonla en kalabalık şehir. Şehirde OPEC, AGIT ve Uluslararası Atom Enerjisi Örgütü ve Birleşmiş Milletler Ofisi gibi dört uluslararası örgüte ev sahipliği yapıyor. Viyana'nın önemi yüzyıllardır devam ediyor ve bu durum bu şehri Avrupa’nın önemli kültürel ve politik merkezlerinden biri haline getirmiştir. Ayrıca, güzel Tuna Viyana'ya bir de deniz havası katarak tadından yenmez bir şehre nefes vermiştir. Son 8 fotoğrafta Viyana'nanın ikonalarından meşhur Belvedere sarayını görüyorsunuz. Saray 1717-23rasında Türk akınlarını püskürten Savoy Prensi EUGENE  tarafından yapılmış. Aslında imparator ona armağan etmiş de denilebilir. Tarihi Viyana'yı terk edip biraz da yeni Viyana dedikleri bölgeyi gezelim dedik ve Tuna kenarında sağlı-sollu yürüyüş parkurları ile donatılmış, halkın nefes aldığı, özellikle gençlerin Tuna'nın romantik ortamında koyu muhabbetlerine tanık olduk. Bir mezarlığın içinde Evangelist mezhebi kilisesi ve mezarlar dikkatimizi çekti ve fotoğrafladık.  Bizde büyük şehirlerde son zamanlarda görülen "katlı mezar" burada  neredeyse 50-60 yıldır uygulandığını gördük. Hayatımda bu kadar temiz, düzenli, bakımlı bir mezarlık görmediğimi itiraf etmek zorundayım :(
  • Bu görülen kule meşhur Lahey Antlaşması onuruna inşa edilmiş.  Antlaşma savaş sırasında kültür varlıklarının korunmasını garanti altına alıyor. Ancak,  zannımca müslüman topraklarındaki savaşlar  dahil değil. Yağmalanan Irak ve Suriye müzeleri hala hatırda... Dünyadaki dört resmi Birleşmiş Milletler Ofisinden birisi işte bu gördüğünüz yapılar. İçbükey dört bloktan oluşuyor. Viyana sadece eski tarihi kalıntıların olduğu ve eski Viyana olarak bilinen yerlerden ibaret değil. Bir de şehrin yeni Viyana olarak bilinen bölgeleri var ki, işte bu modern yapılar yeni Viyana'ya ait bölgelerden çekildi. Yeni Viyana bölgelerinin hepsinde 3-4farklı metro hattı çalıştığını belirteyim. Metro demişken bu arada 3 günlük 22 € luk kart ile  tüm toplu taşıma araçlarına binebileceğiniz WIENNA CARD geliştirmişler. Ucuz değil ama turistler için kesinlikle biçilmiş kaftan. Tavsiye ederim. Gerek eskisi gerekse de yenisi ile şehrin her tarafındaki binalarda bir estetik kaygısı var. Her bina sanki göze hoş görünmeli ve çevreye uyum göstermeli şeklinde katı bir kural var gibi geldi bana. Park yerleri dahi beyaz çizgilerle belli edilmiş. Bu çizgiler haricinde park edemeyeceğinizi söylememe gerek yok herhalde. Bu fotoğrafta görülen ise merkez tren istasyonunun içi. Alışveriş merkezi gibi değil mi ? Bu yapının meşhur teorisyen Marx ile alakası yok. Sadece bir benzerlik. Ancak farkı, bu bina Habsburg'ların güç sınaması için inşa edilmiş. 1382 daire ve 30-60 m2 den oluşuyor. I.Viyana kuşatması sırasında Avusturya İmp. Kral Leopold I adına başarısından dolayı herhalde savaşın olduğu yere hakim bir tepeye bu mermer levha çakılmış. Viyana kuşatmasınınbaşarısız olmasının esas nedeni, adına mermer levha çakılan ve savaş sırasında Lehistan Kralı olan yani bugünkü Polonya kralı olan adam SOBIESKI. Bir dahaki sefere SOBIESKI markalı votka ve diğer ürünler alırken iki kere düşünürsünüz artık. Aslında bu fotoğrafta görülen alan II.Viyana kuşatmasının gerçekleştiği ve Osmanlı kuvvetlerinin şehri muhasara altında tuttuğu bölge. Bugün sanayi bölgesine ev sahipliği yapıyor. Viyana demek; heykel demek, müzik demek, sanat demek. Viyana demek; sanata ve sanatçıya saygı, teşvik, destek himaye demek. Viyana demek; dünkü yıllarda gösterilen saygının ve desteğin bugün milyon katını paraya ve itibara tahvil etmek demek. Orta Avrupa'nın en önemli şehri olan Viyana sadece mimari ve sanat ve müzikle değil yeşile verilen önemle de şehircilik anlamında övgüye değer bir şehir. Bir şehrin %28 'ini yeşil alan kaplıyorsa ne demek istediğim sanırım daha iyi anlaşılır.
  • Maria Theresia anıtı : 1740-80 arasında Habsburg hanedanını tek başına yöneten İmpararatoriçedir
  • Hattı zatında evsel atık çöpler yakılarak şehrin ısınması için geri dönüştürülüyor ve toprak gübresi olarak kullanılıyor. Gelelim en önemli konu içme suyuna. Ne şanslı millet burada yaşayanlar. Şebekeden akan su doğal kaynak suyu kıvamında. Şebekeye verilen suyun Alplerden gelen dağ suyu olduğunu öğrendik. Olsun netekim bizim de Kızılırmak suyumuz var. Viyana, II.Dünya savaşı sırasında nüfusunun 1/4 'ünü kaybet mesine karşın muhteşem bir gelişme gösterdiği net ve açık. Viyana'da, II.Dünya savaşı sırasında öldürülen Rus askerlerinin anısına Fransız Elçiliği karşısına büyük bir meydana bu anıt dikilmiş. Meydan düzenlemesiyle turistler dahil herkesin uğrak yeri. Bu ve sonraki iki fotoğraf Belvedere sarayı bahçesindeki heykeller. Viyana'nın ikonalarından olan Belvedere sarayı 1714-23 arasında yapılmış. Belvedere sarayı şehrin içinde kalan ve gerçekten de  şehri ziyaret etmeyi düşünen herkesin görmesi gereken bir yapı. Yine Belvedere sarayı çevresindeki ormanlık alan ve devasa büyüklükteki saray havuzu ziyaretçilere görsel ziyafet vaadediyor.
  • Bir sonraki durak M O L D O VA…..